- Paralel yollarda - 26 Şubat 2025
- 2022 reformu sonrası İtalya’da geçici tedbirler ve tahkim: İtalyan Medeni Usul Kanunu’nun 818. maddesi ışığında ilk değerlendirmeler - 15 Ocak 2025
- Yaptırımlar ve tahkime elverişlilik - 11 Kasım 2022
Şirket ana sözleşmesindeki tahkim maddesi, hissedarlar ve şirketler arasındaki uyuşmazlıkların tahkime sevk edilmesine olanak tanır. Ancak, kanun bu seçeneğe kesin sınırlar getirmiştir. Bu sınırlardan biri, uyuşmazlıkların elden çıkarılamaz haklarla ilgili olmamasıdır.
Belirli bir tür uyuşmazlık, yani yıllık mali tabloların onaylanmasına ilişkin kararların itirazına ilişkin uyuşmazlıklar konusunda, içtihat hukuku uzun süredir iki yönlü bir yaklaşım benimsemiştir: usulüne aykırı olarak toplanan hissedarlar toplantısı veya hatalı tutanaklar gibi usulüne ilişkin uyuşmazlıklar tahkime tabi olarak kabul edilir. Buna karşılık, maddi uyuşmazlıklar (yani muhasebe verilerinin yanlışlığı veya doğruluk ve gerçeğe uygunluk ilkelerinin ihlali ile ilgili olanlar) elden çıkarılamaz haklarla ilgili olduğu kabul edilir ve bu nedenle tahkime tabi değildir.
Bu ayrım, teoride açık olmakla birlikte, pratikte sorunlu olmuştur.
Örneğin, aynı temyiz başvurusunda her iki tür itiraz da yer alıyorsa ne olur?
Milano Mahkemesi’nin birkaç yıl önce verdiği ilk karar, bu sorunu kısıtlayıcı bir şekilde çözmüştür. Hem usul hem de esas itirazlarını içeren karma bir temyiz başvurusu ile karşı karşıya kalan Mahkeme, tüm uyuşmazlığın kendi yargı yetkisi kapsamında olduğuna karar vermiştir.
Bu dergi, Milano Mahkemesi’nin kararını eleştirel bir yorumla birlikte yayınlamaktadır.
Milano Mahkemesi, 18 Şubat 2025 tarihli kararında (İtalyanca metin burada mevcuttur) önemli bir geri dönüş yapmıştır.
Mahkeme öncelikle iki tür kusur arasındaki ayrımı yineledi: mali tabloların onaylanmasına ilişkin formalitelerle ilgili şikayetler (toplantı çağrısı, tutanaklar, oylama usulleri) tahkim hakeminin yetki alanına girerken, mali tabloların maddi içeriğiyle ilgili uyuşmazlıklar (doğruluk, güvenilirlik, kesinlik) devlet mahkemelerinin münhasır yetkisi altında kalmaktadır.
Bu ayrıma uygun olarak, Mahkeme, taleplerin ayrıştırılmasına ve niteliklerine göre yetkili mahkemelere sevk edilmesine izin vermiştir.
Bu, kurumsal uyuşmazlıkların karmaşıklığını ve sözleşme özgürlüğüne (ve dolayısıyla tahkime) ve elden çıkarılamaz hakların korunmasına saygı gösteren esnek bir yaklaşımın gerekliliğini kabul eden daha olgun bir görüşüdür.